diş macunu
farkındalık
florür
florürün zararları
gazlı içecekler
içme suyu
sağlık
Uzun zamandır seyretmekten bu kadar keyif aldığım bir film olmadı diyerek başlamak istiyorum. Sımsıcak, samimi, ve çok doğal. Piyasadaki eksiği farkedip kendi işini kuran ve bu işte tahmininden de büyük bir hızla ilerleyen ve başarıya ulaşan Jules ile artık emekli olmuş, karısını kaybetmiş ve hayatında meydana gelen boşluktan oldukça sıkılan Ben'in yollarının kesişmesiyle harika bir hikaye çıkmış ortaya.
Her birimizin yakın takipçisi olduğumuz internetten satış kanallarından birinin kurucusu olan Jules, A'dan Z'ye işin her noktasına hakim ve her detaya çok özen gösteren bir iş kadınıdır fakat işler her geçen gün öylesine yoğunlaşmaktadır ki artık hiçbir şeye yetişemez olmuştur; ailesine bile. Çok sevdiği bir kocası ve tatlı mı tatlı kızıyla örnek bir ailedirler. Muhteşem evlerini de eklemezsem olmaz ;)
Ben ise eşini kaybettikten sonra aklına gelen her şeyi yapmış ve artık önünde yapacağı hiçbir işi kalmamış, boşluktan sıkılan bir adamdır. Bir gün tesadüf eseri 65 yaş üstü stajyerler arandığına dair bir ilan bulur ve ilanda yazan talimatları hiç bilmemesine rağmen başvurmaya karar verir. İş başvurusunun video kaydıyla yapılıp youtube vb kanallara yüklenerek yapılması istenmektedir.
Çalışmayı seven ve bu konuda çok titiz olan Ben'in başvurusu kabul edilir ve kendisini Jules'a bağlı bir stajyer olarak bulur. Ne var ki Jules günlerce ondan uzak durur çünkü yardıma ihtiyacı olmadığını düşünmektedir. Ben ise bu boş günlerini tüm çalışanlarla tanışarak, onlara yardımcı olarak ve herkese kendini sevdirerek geçirmektedir. Bir gün yaptığı işle Jules'un dikkatini çeker ve o andan itibaren onun stajyeri olmaktan çok dostu, arkadaşı ve hatta en güvendiği kişi konumuna geçer.
Böylesi sıcacık hikayeleri benim gibi özleyenlerdenseniz Stajyer, The İntern'ü izlemeyi sakın çok ertelemeyin. Tekrar tekrar izlemek isteyeceksiniz.