Bangkok
floating market
gezi
seyahat
tatil
tayland
Uzakdoğu
yüzen çarşı
Yüzen Çarşı - Bangkok
Bangkok'a gidip Yüzen Çarşı'yı görmemek olmaz değil mi? Neredeyse ünü Bangkok'u aşmış bir turistik merkez. Giderken büyük merak ve heyecan içindeydik. Nasıl bir yerle karşılaşacağımıza dair en ufak bir fikrimiz yoktu. Hiç mi araştırma yapmadınız? demeyin lütfen. Evet maalesef araştırma yapmadan gitmiştik. Siz siz olun araştırmalarınızı iyi yapın ;)
Rehberimiz bizleri yüzen çarşıda sınırsızca alışveriş(!) yapmak için bırakıvermeden önce müthiş bir kanal turu yaptık. Sanmayın ki büyük teknelerle ya da Karadeniz usulü taka denilen kayıklarla değil, ipincecik kanolarla yaptık yolculuğumuzu. Binmeden önce tereddüt etmedik mi? Hem de çooook. Su gördüğünüz gibi çok bulanık. 5cm altı bile görülmüyor. Eh kanalların etrafında da bir sürü timsah gösterileri yapılan yer var. Siz olsanız korkmaz mısınız yani?
Neyse, geldik madem binelim dedik. Sonumuz timsahlardan olacaksa olsun. Aşağıdan timsah gelir mi tedirginliği bir süre devam ederken sonrasında etrafa bakmaktan timsah mimsah kalmadı akıllarda. Önüm arkam sağım solum hindistan cevizi ağacı modunda uzuuuunca bir süre ilerledikten sonra insanları görünce "ohh medeniyet!" diyerek içinizden geçirmeniz çok mümkün.
Önceki yazılarda da bahsetmiştim. Tayland'ın her bölgesinde olduğu gibi bu bölgesinde de zenginler ve fakirler yan yana yaşıyor. Çook bakımlı, şahane evleri izliyor ve hayran kalıyorken hemen ardından harap ve bitap düşmüş bir barakayla karşılaşmanız oldukça mümkün. Yani Tayland'da zengin mahallesi, fakir mahallesi gibi kavramlar yok.
Deklanşöre bastığım sırada "Dur! Çekme!" dedi Tayland'lı amca ama çekmiştim artık bir kere. Yıllar yıllar sonra da internette yayınlıyorum işte. Herhalde bana dava açmaz değil mi?
Etraf az yeşilmiş gibi bütün verandalar, merdivenler böyle yemyeşil bitkilerle dolu. Bizim çiçek açsın diye gözünün içine baktığımız orkideler ise her köşe başında bol çiçekli salınıp duruyorlar.
Yüzen çarşı sabah erken saatlerde açılıyor ve öğlenleyin kapanıyor. Bu yüzden kendiniz gidip gezmeyi düşünüyorsanız saatlere dikkat etmelisiniz. En kalabalık kısım bu kısım. Onlarca kano ve içerisinde onlarca çeşit ürünle yanınıza yanaşıyor ya da siz görüp yanınıza çağırıyorsunuz.
Arkamdaki lambaları görür görmez aşık olmuş ve hemen en güzellerinden seçmiştik. Biz alırken ülkemizde bir örneği bile yoktu. Uçakta ve diğer yerlerde başına bir iş gelmesin, kırılmasın diye gözümüz gibi bakmıştık. O da ne? Yaklaşık 1 sene sonra ülkemizde satılmaya başlandılar. Biz de hala, ama biz aldığımızda yoktu bunlar diye kendimizi avutmaya devam ettik ;) Tabii her şeyin ötesinde biz çok çok uygun fiyatlara almıştık. Tek karımız bu olabilir.
Resimdeki halim alışverişten bitap düşmüşlük değil, bunu belirtmeliyim. Tamamen sıcaktan ve nemden kaynaklı bir dağılmışlık mevcut :) Elimdeki poşetlere bakmayın siz.
Rehberimiz bizleri yüzen çarşıda sınırsızca alışveriş(!) yapmak için bırakıvermeden önce müthiş bir kanal turu yaptık. Sanmayın ki büyük teknelerle ya da Karadeniz usulü taka denilen kayıklarla değil, ipincecik kanolarla yaptık yolculuğumuzu. Binmeden önce tereddüt etmedik mi? Hem de çooook. Su gördüğünüz gibi çok bulanık. 5cm altı bile görülmüyor. Eh kanalların etrafında da bir sürü timsah gösterileri yapılan yer var. Siz olsanız korkmaz mısınız yani?
Neyse, geldik madem binelim dedik. Sonumuz timsahlardan olacaksa olsun. Aşağıdan timsah gelir mi tedirginliği bir süre devam ederken sonrasında etrafa bakmaktan timsah mimsah kalmadı akıllarda. Önüm arkam sağım solum hindistan cevizi ağacı modunda uzuuuunca bir süre ilerledikten sonra insanları görünce "ohh medeniyet!" diyerek içinizden geçirmeniz çok mümkün.
İşte işte bu resimdeki kanolar var ya, o incecik kanolar, onların içerisindeyiz işte :)
Önceki yazılarda da bahsetmiştim. Tayland'ın her bölgesinde olduğu gibi bu bölgesinde de zenginler ve fakirler yan yana yaşıyor. Çook bakımlı, şahane evleri izliyor ve hayran kalıyorken hemen ardından harap ve bitap düşmüş bir barakayla karşılaşmanız oldukça mümkün. Yani Tayland'da zengin mahallesi, fakir mahallesi gibi kavramlar yok.
Deklanşöre bastığım sırada "Dur! Çekme!" dedi Tayland'lı amca ama çekmiştim artık bir kere. Yıllar yıllar sonra da internette yayınlıyorum işte. Herhalde bana dava açmaz değil mi?
Etraf az yeşilmiş gibi bütün verandalar, merdivenler böyle yemyeşil bitkilerle dolu. Bizim çiçek açsın diye gözünün içine baktığımız orkideler ise her köşe başında bol çiçekli salınıp duruyorlar.
Yüzen çarşıya yaklaştığınızın işareti tabii ki kanoları. Bu kanolarda neler neler satıyorlar bir bilseniz.
Yüzen çarşı sabah erken saatlerde açılıyor ve öğlenleyin kapanıyor. Bu yüzden kendiniz gidip gezmeyi düşünüyorsanız saatlere dikkat etmelisiniz. En kalabalık kısım bu kısım. Onlarca kano ve içerisinde onlarca çeşit ürünle yanınıza yanaşıyor ya da siz görüp yanınıza çağırıyorsunuz.
Arkamdaki lambaları görür görmez aşık olmuş ve hemen en güzellerinden seçmiştik. Biz alırken ülkemizde bir örneği bile yoktu. Uçakta ve diğer yerlerde başına bir iş gelmesin, kırılmasın diye gözümüz gibi bakmıştık. O da ne? Yaklaşık 1 sene sonra ülkemizde satılmaya başlandılar. Biz de hala, ama biz aldığımızda yoktu bunlar diye kendimizi avutmaya devam ettik ;) Tabii her şeyin ötesinde biz çok çok uygun fiyatlara almıştık. Tek karımız bu olabilir.
Resimdeki halim alışverişten bitap düşmüşlük değil, bunu belirtmeliyim. Tamamen sıcaktan ve nemden kaynaklı bir dağılmışlık mevcut :) Elimdeki poşetlere bakmayın siz.
Seç, beğen, pazarlığını yap sonra al! Laf aramızda burası en turistik bölge olduğu için çok pazarlık yapınca bazen kızabiliyorlar. Sonra satmıyorum ben sana malımı diye yüzerek uzaklaşıyorlar. Gitsen gidemezsin peşinden,dur desen anlamaz o yüzden fazla da abartmamak lazım. Özellikle de Yüzen Çarşı'da.
Kardeşim, günlerden salı olduğundan ve krala saygısını göstermek istediğinden sarıları çekmişti üzerine o gün :)
Dilerim sizlere de görmek nasip olur buraları. Bizimkinden çok farklı olan bu kültürle karşılaştığınızda şaşırmamak elde olmuyor.
Konuyla İlgili Düşüncenizi Yorum Bölümünde Paylaşabilirsiniz