Hayal Kırıklıkları...

Benim gibi misiniz bilmem, kendime gelebilmek için hep bir şeyler olması gerekiyor. Canım sıkkınsa bir müzik, her şey kötü gidiyorsa bir film, dalıp gitmişsem bir yerlere sevdiğim birinin sesi veya her birinin tam tersi...
Canımı sıkmak için de tek bir hareket ediyor. Bütünüyle allak bullak oluyorum. Mutlu mutlu bir şeylere bakarken sevmediğim bir insana ait bir çift söz, sevdiklerimin bu şımarıklığa prim vermesi ve bu iki yüzlülüğün böylece sürüp gitmesi...

Yalanla çok karşılaşıyorum, kendini bilmezlikle, kıskançlıkla... İnsanlardan gün ve gün uzaklaşmaya başlıyorum. Hiç kimseyi sevemiyorum...
Herkes ilgilendiği konu her neyse onu dünyadaki en önemli şey zannediyor. "Hayat kısa hayallerini hayata geçirmekte gecikme." diye birilerine öğüt verenler hayatlarının tam ortasına oturttukları şeylere arkalarını dönüyorlar. Bir şeylerin peşinde, sürekli hayatı kovalayarak zamanı kaçırıyorlar.

Ben mi? Şu an mutluluğun ne demek olduğunu anlamaya çalışıyorum sanırım. Geçenlerde bir arkadaşım "Mutluluk anlık bir histir. O an mutlu olursun ve biter." dedi. O halde hayatlarımızdan mutlu olabilmek gibi bir kavram olabilir mi? Ya da anlık mutluluk benim için yeterli mi? Değil sanırım. Ben sürekli mutlu olmak istiyorum. Yaşadığımı anlayabilmemin yollarından biri bu sanırım. Mutsuzluklar anlık olmalı bence. Bizi mutsuz eden şey her ne ise o an bizi mutsuz edip bitmeli. Ve unutabilsek keşke.

Son ve belki de hayatımın sonuna dek beni motive edecek şeyi bulmuş olabilir miyim? Şimdilik öyle sanırım. 8 Saniye filminden bahsediyorum. Filmi izlediğimden beri beni mutsuz eden ya da canımı sıkan her şey için kendime telkinlerde bulunmaya başladım. Benim işaretim bu muydu bilemiyorum ama her birimiz birer işaret bulmalıyız sanıyorum.

Bunları yazmak, yazarken soundtrack albümü dinlemek ve derin nefesler alıp vermek öylesine rahatlattı ki beni okuduğunuz için çok teşekkür ederim :) Şimdi gülümsüyorum siz de benimle gülümseyin ;)

14 yorum:

  1. Sinem depresif yazı yazmış, nasıl kendini bırakmış ki diyordum ki yazının sonu beklediğim gibi geldi :)
    Benim güçlü arkadaşım. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım yaa <3 Güçlüyüm, güçlüsün, güçlü ;) Başka çare yok...

      Sil
  2. Mutluluğu değil de keyfi aramak gerekir diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keyif bana yetmiyor sanırım :/ Bir de onu deneyeyim bakalım.

      Sil
  3. ben de gülümsedim seninle <3

    YanıtlaSil
  4. Şimdi gülümsüyorsan o zaman sorun yok :D Ya benim canım sıkkınsa direk uyuyorum. Neden bilmiyorum ama canım sıkkınsa hiç bir şeyden zevk alamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lisedeyken ben de aynı şeyi yapıyordum ama o kaçmaktan başka bir işe yaramıyor. Uyandığında aynı sorun devam ediyor maalesef. Artık yaşlanmışım sorunu halletmeye çalışıyorum ;)

      Sil
  5. Öperim seni ve bu saatte bu güzel dile getirdiğin yazılarını sinemim... ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elifim çok teşekkür ederim :) Ben de çok çok öperim...

      Sil
  6. Yazının sonu yüreklere su serpti resmen sen gülümse biz hep seninle gülümseriz canım arkadaşım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Önce korkutup sonra sevindirdim hepinizi değil mi? Teşekkür ederim Alpercim. Siz yanımda olun önümde bir şey duramaz ;)

      Sil
  7. Bu filme gidip gitmemekte öyle kararsızım ki. İki arkadaşım gitti birisi harikaydı kesin git derken öbürü iğrençti dedi. Eminler mi acaba aynı filme girdiklerine :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de harikaydı diye yorum yapan arkadaşına katılıyorum. Bu filme "iğrenç" gibi bir tanımlama nasıl kullanılır inan aklımın ucundan bile geçiremiyorum. Sevmemiş olabilir ama sevmeyenlerinde açık görüşlü olmayan insanlar olduğunu düşünüyorum kendimce. Eğer açık görüşlü ve yeni fikirlere açık biriysen mutlaka bu filmden çok etkilenecek ve çıktığında kendi adına kararkar vermeye başlayacaksın.

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.