Kelebeğin Rüyası

Zonguldak'ta yaşayan iki genç, yazdıkları şiirleri Varlık dergisinde görebilmek en büyük arzuları. Önce kimin ki basılacak diye sıkı bir iddia var aralarında. Hayatlarını memuriyetle kazansalar da ülkemizde memuriyet her zaman ki memuriyet işte. 
Derken şehre zengin kız çıkageliyor renkli kıyafetleri içerisinde. Bu noktada yorum yapmadan duramıyorum kusura bakmayın. Belçim Bilgin'in zengin kızı oynadığı filmde
kendisini pek başarılı bulamadığımı söylemek zorundayım. İşte tam da bu nedenle sık sık kırmızı giysiler içerisinde karşımıza çıkarıldığını düşünmeden edemedim. Oysa ki Farah Zeynep Abdullah o fakirlik, hastalık ve soluk renkli giysiler içerisinde adeta bir güneş misali parlıyordu. Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda?



Zengin kız çıkagelir de bizim iki şair ona şiir yazmazlar mı yazarlar tabii. Yalnız bu güzel giden hikayenin bir de öbür tarafı vardır. Karanlık tarafı. Şairlerimiz, Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu, maalesef dönemin baş belası hastalığı vereme yakalanmışlardır ve bu nedenle sanatoryuma bile yatarlar, ...


Mert Fırat'ın oyunculuğunun da muhteşem olduğunu söylemeliyim fakat Kıvanç Tatlıtuğ'un vücudunu dahi bir verem hastası gibi iki büklüm hale sokabilmesi, adeta olayı yaşaması muhteşemdi. "Oyuncu olarak doğuluyormuş işte kardeşim" dedirtti bana. Baştan sona kendini rolüne öylesine adapte etmişti ki Yılmaz Erdoğan'a buradan kaç kere teşekkür etsem az onu seçtiği için. Bir başkası bu rolü bu kadar iyi oynayabilir miydi diye sormaktan kendimi alamıyorum.



Film sizleri alıp taaa o yıllara götürecek ve bir an bile sıkılmadan, gözünüzü ayırmadan, of dedirtmeden izlettirecek kendini. Şiirlerle sanata, oyunculuklarla duyguların her birine şahit olacaksınız. İzlemeden ölmeyin denilebilecek bir film. İzlemeden ölmeyin :)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.