Richard Bach - Meraklılar

Bu kitabı anlatmadan önce kitaptan bir şeyler paylaşmayı tercih ettim. Kitabın belki de en etkileyici yazısı bu kısımdı. Eminim sizler de beğeneceksiniz.
Dağgelincikleri ile İnsanlar
Bir zamanlar sırları araştıran bir dağgelinciği sürüsü varmış; yolları küçük mavi bir gezegene düşmüş ve insanoğlunun yaşadığı topraklara açılan gizli vadiyi keşfetmişler. Dağgelincikleri insanların nazik ve albenili, zeki ve meraklı, nüktelerinde samimi ve aynı zamanda da cesur olduğunu görüp umut vaat eden varlıklar olduklarına kanaat getirmişler.
İşte tam da bu yüzden ve henüz çok genç olan nesillerinin karşısındaki tehlike ve fırsatlardan dolayı, dağgelincikleri karşılarına çıkacak güçlüklerin üstesinden gelebilmeleri için insanlara dört özel güç vermiş.

Bunlardan ilki ateşin gücü, ikincisi tekerleğin gücü, üçüncüsü yazı dilinin gücü, dördüncüsü ise birbirlerine duyacakları saygı ve nezaketin gücüymüş.
İnsanlar öğrenme konusunda hızlıymış ve dağgelinciklerinin getirdiği güçleri el üstünde tutmuşlar. Kaşifler oradan ayrılmaya hazırlanırken, insanlar daha fazla kalmaları ve ortaya çıkacak olan yeni cesur medeniyetin keyfini onlarla paylaşmaları için yalvarmışlar.
Dağgelincikleri bundan etkilenmiş, geri geleceklerine söz vermişler. Döndükleri sırada bir gün bir insanoğlu dönmüş ve demiş ki: "Sevgili dağgelincikleri bu güçlerden hangisini diğerlerinden daha fazla korumamızı istersiniz?"
"Güzel soru," diye yanıtlamış dağgelincikleri. "Ateş olmadan da gelişebilirsiniz, tekerlek ya daalfabe olmasa da olur, gezegeninizde de başka galaksilerde de bunlar olmadan refaha kavuşan pek çokları vardır. Ancak bir medeniyetin hayatta kalabilmesi için olmazsa olmaz olan, sonuncusu yani birbirlerine ve bütün hayata karşı duydukları saygı ve nezaketten gelen güçtür."
İnsanlar kendi aralarında fısıldaşmışlar ve yeni harflerini kullanarak akik tabletler üzerine, saf gümüş kaplamayla Nezaket Kuralları'nı yazmışlar. Dağgelincikleri gittiğinde yeni ırk, ateş, tekerlek ve alfabe sanatlarında hızla ustalaşmaya başlamış. 
Ellerindeki güçlerin en kıymetlisini en iyi hangi şekilde koruyacaklarını uzun uzun ölçüp biçmişler ve sonunda Nezaket Kuralları Tabletleri'ni dünya üstündeki en güvenli yerde saklamaya karar vermişler. Duydukları derin saygıdan ne bu tabletlerin bir kopyası çıkarılmış ne de bu kutsal kelimeleri ilk kez duyan dağgelincikleri haricinde okuyan olmuş. 
Ve böylece Dört Hediye'nin en vazgeçilmez olanı, nadir bulunan madenler ve paha biçilemez mücevherler kadar kıymetlisi, devasa bir demir sandığa kilitlenmiş ve özel bir törenle dalgalara teslim edilmiş; sonsuza kadar güvende olacağı denizin en derinlerine gömülmüş. 

Verdiğimiz hediyelerin nasıl kullanılacağı bizim değil, hediye ettiklerimizin kararıdır.
-Antonius Ferret, Fabller

İşte böyle güzel bir anlatımla başlayan kitap yine böyle güzel hikayelerle, muhteşem dağgelinciklerinin örnek alınacak hayatlarıyla devam ediyor. Keyif alarak okuyacağınız masallar sizleri bekliyor.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.