Golem ve Cin - Helene Wecker

İnternette gezinirken rastladığım "Bu kitabı bir haftada okuyacak ve yorumlayacak 10 blogger arıyoruz." ilanı üzerine hemen baş vurmuştum. Doğan Kitap'tan bir süre sonra kitabı okuyup yorumlayacak bloggerlardan biri olduğuma dair mail geldiğinde çok sevindim. Kitabın adı bende oldukça merak uyandırmıştı zaten ve sabırsızlıkla beklemeye başlamıştım.

Paketi açar açmaz karşılaştığım bu güzel not sayesinde okuma istediğim kat ve kat arttı tahmin edersiniz. Peki bu 640 sayfalık muhteşem kitap serüvenim nasıl mıydı? Çok heyecanlı ve merak uyandırıcıydı diyebilirim. Her kitabı bırakmak zorunda kalışımda içimde büyüyen merak duygusuna engel olamıyordum. Hele ki son 200 sayfayı her şeyi ertelemeye çalışarak bitirdim diyebilirim. Şimdi gelelim kitap hakkındaki yorumlarıma.
Daha elime almadan ismiyle beni oldukça meraklandıran Golem ve Cin adının hakkını veriyor.
   Hayatını, ailesini ve işini kendi hataları yüzünden kaybeden ve elinde neredeyse hiçbir şeyi kalmayan Rotfeld son çareyi hakkında pek de iyi şeyler söylenmeyen bir adamda aramaya karar verir. Yehudah Schaalman denilen bu adam geçmişinde haham olma yolunda ilerlerken birden bu yoldan vazgeçip kendisini Kabala öğretilerinin en tehlikeli dallarıyla uğraşmaya vermiştir. Rotfeld'in ondan isteği ise kendisine bir "Golem" yapmasıdır.
   Golemler; kilden yapılma, yük hayvanından farksız, düşünmeyi bilmeyen, kafası çalışmayan kölelerdirler. İnsanları kaba kuvvetle korumaları için yapılırlar ve sahiplerinin tüm isteklerini yerine getirmek için var olurlar. Rotfeld'in istediği golem ise çok farklı özelliklere sahip olacaktır ve Schaalman bu golem için oldukça özenli çalışır.
   Diğer yandan atölyesinde bir ibriğin motiflerini tekrar yapmaya çalışan Arbeely'nin ayakları güçlü bir sarsıntıyla yerden kesilir ve birdenbire dükkanının zemininde çırılçıplak bir adamla karşı karşıya kalır. Bu adam insan bedenine hapsolmuş bir cindir aslında.
   Golem, sahibiyle Cin'in birdenbire ortaya çıktığı bu topraklara doğru seyahat ederken sahibini kaybeder ve her ikisinin yaşadıkları olaylar günler geçtikçe ikisini birbirine yaklaştırır ve sonunda karşılaşırlar. Golem ve Cin, kendi doğalarından uzaklaşıp insanlara, karşılaştıkları bu yeni ortama alışmakta oldukça zorlanırlar fakat dikkat çekmemek için de uyum sağlamak zorundadırlar. Tam her şey rayına oturmuş ve günler belli bir tempoda ilerlemeye başlamışken bu topraklara her zaman bilmediği bir arayış içerisinde olan bir büyücü gelir. Artık gerçeklerin ortaya çıkma, hatırlanmayanların hatırlanma belki de geçmişteki hataların ödenme vakti gelmiştir. 
   Golem ve Cin, bizlere insanların içerisinde fantastik bir ortam yaratıp içerisine girmemizi öyle kolaylaştırıyor ki etrafta böyle varlıklar var mıdır diye düşünmeden edemiyorsunuz. Donuk bakışlar, duygusuz tavırlar yakaladığınızda Golem geliyor aklınıza, değerli metallerle yapılmış muhteşem bir obje gördüğünüzde de Cin. Kendinizi çatılara bakmaktan alıkoyamıyor, bir havuz kenarında Cin'in korkusunu heyecanını hissedebiliyorsunuz. İçinizden bir şeyler geçirirken düşündüklerimi duyan biri var mıdır diye etrafınıza çaktırmadan bakarken buluyorsunuz kendinizi. 
   Okurken size fantastik bir dünyada yolculuk ettiren Golem ve Cin aynı zamanda birçok kavramı da sorgulamanıza neden olacak. İyilik ve kötülük kavramlarıyla ilgili derin düşüncelere dalacak, neyin iyi neyin kötü olduğuna karar vermekte zorluk çekeceksiniz.
   Sizi içerisine hapsedecek bu muhteşem kitabı okurken zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacak, elinizden bırakmak istemeyeceksiniz. Keyifli okumalar her şeyden konuşanlar :) 

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.