Hayat İnsanı Nasıl Yorar ki?

Evet, neden yorar cevabı olan var mı? Benim bu soruya şu an vereceğim cevap "kalp kırıklıkları ve hayal kırıklıkları birikmeye başladıkça ruh da yoruluyor" olacak. İleride cevabım değişir mi bilmiyorum ama şimdi böyle işte.
Eskiden "hayat beni yordu" diyenlere anlamaz gözlerle bakar ne saçmalıyor bu derdim içimden ama yoruyormuş arkadaşlar. Bana da aynı tepkileri verenler olacaktır ilerde anlarsınız :)
Son zamanlarda bir de hayatın kısa olmasına taktım. Kısıtlı zamanımız var. Milyonlarca yıllık dünya tarihinde bizim en iyi ihtimalle 60-70 yıllık yaşantımız ne ki? Göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor günler, haftalar, aylar.
Onlarca insanla tanışıyor bir kısmını bir daha hiç görmüyor bir kısmını da hiç çıkmamacasına bağlıyorsun kendine ya da sen bağlanıyorsun. Peki sonra ne oluyor? ...

Hep hayatını az ama öz insanla paylaşman gerektiğini savunurum çünkü bence en sağlıklısı odur. Sana en iyi gelenleri, seni en iyi anlayanları tutarsın yanında. Bir şey olduğunda seni anlar, seninle susar, seninle güler ve belki seninle ağlar. Tabii sen de aynı şeyleri onun için yaparsın. Akrabaların hayatınızdan çıkarılmaması gereken varlıklar olduğuna inanmıyorum. Eğer size kötü enerji veriyorsa canınızı sıkıyorsa neden yanınızda tutasınız ki? Hayatınızdan kötü şeyleri çıkarın.
E peki ben bu az insanla kalabildim mi? Evet, bir süre kalabilmiştim ama şu sıralar öyle değil maalesef ve ben bu yüzden sıkıntılar içerisindeyim. Karşılaştığım ve beni rahatsız eden karakterler neler mi? O kadar çok ki hangisini saysam bilemiyorum.

*Şişkin egolular; hepinizin çevresinde var biliyorum. Burunlarının ucunu göremiyorlar bu yüzden. Onları sevenleri uzaklaştırıyorlar kendilerinden ve bir gün o gereksiz egolarıyla baş başa kalmaya mahkumlar.
*Sevgi pıtırcığı kızlar; erkek arkadaşı olmayıp etrafındaki tüm erkeklere canım,cicim, tatlım, hayatım diyerek "saf" ya da "saf ayağına yatan" erkekleri avlamaya çalışan, yanlış yaptığını söyleyenlere de ters yapan kızlar. (Kronik olarak erkek arkadaşı bulunca ortadan kaybolurlar)
*Arkadaş ayağına yatıp erkeklere sarkan kızlar; "erkek arkadaşımla sorunlarımız var, bir de bu arada başka biriyle görüşüyorum, aman tanrım! Kendimden nefret ediyorum. Bana neler oluyor anlayamıyorum." geyiğiyle sarkıntılığın daniskasını ortaya koyarlar. Erkekler de onlara bir abi edasıyla öğütler verir. Kim bilir? Belki bir gün sevgili bile olabilirsiniz.
*Bulunduğu gruba kazık atmaya çalışan insanlar; bunlar çok ilginçtir birbirinden habersiz herkesten borç para isteyip geri ödemezler. Herkesten bir şey isteyip sonra "herkes bana hediye gönderiyor" moduna girerler. Tabii olanların duyulması gecikmez ve artık tüm grup gardını alır.
*Kızların bütün sarkıntılıklarını görüp mesafesini koymayan erkekler; durumdan zevk alırlar. Belki de böylece egolarını tatmin eder etraflarında onlara gerçekten değer veren insanları arka plana iterler. Onların hep o arka planda onu bekleyeceğini zannederler. Sonra ne mi olur? Sürpriiiizzzz :)
*Her şeye maydonoz olan tipler; bunlar da her birimizin hayatında mutlaka bulunmuş insan tipidir. Durum onlarla alakalı değilken yırtık dondan çıkar gibi olaya atlar "Ben ..." le başlayıp olayı direkt kendilerine çevirirler. Bence artık susmalı ve dinlemeliler çünkü artık dayanılmaz hale geldiler.
*Noel baba karakterine bürünenler; bir önceki örnekte olduğu gibi bunların da tek amaçlarının dikkat çekmek olduğunu düşünüyorum. Herkes beni sevsin, herkes benimle ilgilensin, herkes benden bahsetsin. E ama yeter yani!

Şimdilik bu kadar diyelim. Ben çok mu mükemmelim. Hayır, değilim tabii ki. Aksine karakterimin en sorunlu karakterlerden biri olduğuna inanırım. Kıskancım, çok kıskanırım, huzursuzluk çıkarır, surat asarım. Sahiplenirim, benimse benimdir, bitmiştir. Sınırlarım zorlanırsa hır çıkarır, benden hiç beklenmeyecek şeyler yaparım. Konuşmak isterim, konuşurken tartışır ve karşımdakini anlamaya çalışırım. Susarım, kırıldıysam, üzüldüysem saatlerce susarım. İçimden bir parça kopmuştur ve o parça hiç geri gelmeyecektir sonra gülümsediğime kanmayın. Kin duyarım, hedefi belirler günü geldiğinde acısını çıkarırım. Canımı acıtanı asla unutmam. Çok mu kötüyüm? Evet, ama şimdiye dek kimseye zarar vermedim. Tüm bu kötü huylarıma rağmen dünyayı ve insanları seven bir tarafım var. Acımasızca konuşurum ama pratiğe dökemedim hiç. Döktüğüm gün bu bahsettiğim karakterler toprağın altına girip hiç çıkmak istemeyecekler. Yine en başarılı olduğum şeyi yapıyorum. Susuyorum. İyi günler...

Not: Tablo Zerrin Tekindor'un kadınlarından en sevdiğim. Sizce de çok şey anlatmıyor mu?

23 yorum:

  1. Kimse mükemmel değildir ama hepimizin anlaşacağı insanlar var neyse ki. Çok haklısın kötü enerji veren insanları kısacık ömrümüzden şutlamak oldukça sağlıklı.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Yazıp rahatlamaya ihtiyacım vardı. Şu an tüy kadar hafifim ;)

      Sil
  2. İşte, yazmak devreye girince seni bu yolla anlayanların hiçte az olmadığını görüyor mutlu oluyorsun. Bence yazmak, yazmayı sevenlerin bir sessiz çığlığıdır. Rahatlatır, aydınlatır, aynı paraleldekileri buluşturur. Hemde hiç tanımadığın ve yazmak, okumak dışında bir paylaşım da bulunmadığın ancak aynı paralelde yürüdüğün insanların varlığı seni yoran bu hayatta küçük molalar vermene sebep oluyor. Sevgilerimle....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söylediklerine kelimesi kelimesine katılıyorum. Sevgiler benden...

      Sil
    2. Ben de yorumunuza sonuna kadar katılıyorum. Kendi yorumumu yapmadan bu yoruma teşekkür etmek istedim :)

      Sil
  3. Güzel geldi, insanın bu denli kendini anlatabilmesi de güzel. Bu iç dökümüne hepimizin ihtiyacı var.
    Zerrin Tekindor resimlerine de bayılırım. Bu da öyle gerçekten, mükemmel!
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman zaman çok doluyoruz hepimiz ve patlatma noktaları sık yaşanıyor günümüzde. İnsanların yüzüne patlayıp kırmaktansa böyle rahatlamak daha sağlıklı :) Keşke bir gün param olsa da alabilsem tablolardan birini :) Sevgiler benden...

      Sil
  4. Sinem ne yaptın sen böyle? Hatta ne güzel susmuşsun böyle :) Son zamanlarda hayatın kısa olmasının yanında günlerin kısalığına taktım ben de eskiden ne çok şeyi aynı gün içerisinde yapardık, yapabilirdik.. şimdiyse gün o kadar çabuk bitiyor ki kesinlikle bu duruma takmış durumdayım :( ne kadar zorlarsak zorlayalım hep bir şeyler erteleniyor ama gel gör ki hayat hiçbir şey ertelenmeyecek kadar kısa :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanıyorum bu yazdıklarım aşağı yukarı son bir buçuk senenin patlamasıydı. Bir daha ne zaman bu hale gelirim bilmem :)) Yapılacak şeyleri herkes önem sırasına göre dizmeli bence sonra tüh, vah dememek için.

      Sil
    2. Mesaj alındı sen hiç merak etme :)

      Sil
  5. ne kadar da benzeşiyoruz yahu!

    YanıtlaSil
  6. O zaman sıradaki şarkı sana gelsin "Hayat Sinem'i neden yoruyorsun?" :) Yazdıklarını okurken ben rahatladım, sen uçuyorsundur herhalde. Umarım o katogegorilere ayırdığın seni yoranlar da okur bu yazdıklarını.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) Evet gelsin. Bilmem ki okurlar mı? Okurlarsa da üstlerine alınırlar mı? Neyse biz rahatladık ya gerisini onlar düşünsün ;)

      Sil
  7. Sinem, valla hissettim sanırım. Tam yatacakken bu kız bir şey yazmış mıdır acaba diye girdim bloğuna. Yazıyı okurken de böyle güzel yazabilen bir insanın uzun vadede ne sorunu kalır, ne kangren arkadaşlıkları dedim.

    Her bir maddesine sonuna kadar katılıyorum. Ama unutmayalım, bunlar hep bir sınav, deneyim bizim için. (Epröv diyeyim de gül azıcık :)) Hem bir şekilde özgür irademizle biz sokuyoruz onları hayatımıza. Benim de ne kadar saçma sapan insanları hayatıma çekip, sonra da hayatımdan çıkarırken neler çektiğimi en iyi bilenlerden birisin zaten :) Ama ne oldu, hep iyi ki dedim sonunda Girmişler ve çıkmışlar da ben bir şeyler öğrenmişim. Ama sonuna kadar haklısın işte, iyi bile susmuşsun, hatta ne güzel susmuşsun.

    Bir de şu açıdan bakalım, iyi ki böyle insanlar var ki, öyle olmayan bizler yakınlaşabiliyoruz. Birbirimizi bulup güzel arkadaşlıklar kuruyoruz. Herkesin çevresi muhteşem arkadaşlıklarla örülü olsa "Orada bir Yeliz var uzakta, mutsuz, yalnız, depresif..." diye bir şarkı bile olabilirdi. :)

    Sıkma hiç canını. Hani Murathan Mungan demiş ya "Yürüyüp geçeceksin, hep yürüyüp geçeceksin. Ben öyle yaptım. Hep yürüdüm. Herkesin her şeyi anlamasını bekleyemezsin. Sen yürüyüp gideceksin. Anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak; dünyanın hepsine yetişemezsin ki! Bilirsin ben iyi yürürüm." Öyle işte :)

    Bir de bugünki eğitimin notlarını üşenmez de yazarsam bloğuma bu yazıya çare çok şey bulacaksın. Bloğa yazmasam da sana yazarım zaten, içimde tutamam :)

    "Mektubuma son verirken, seni her zaman çok seven ben :)"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Her zaman yüzümü güldüren sen ... İyi ki iyi ki girdin hayatıma. Evet, böyle şeyler yaşanmasa birbirimizin değerini bilemezdik herhalde. Sonradan öyle diyor insan dediğin gibi iyi ki girmiş hayatıma da bu dersi almışım diye ama yaşarken sıkıntısından o şekilde düşünemiyoruz.
      Murathan Mungan'ın bu sözleriyle dün de karşılaşmıştım. Bugün de sen yazdın. Öyleyseee ben bu işte bir şey ararım. Acaba duvarlarımın birinde hep yazsa mı? İyi fikir. Süper proje :))
      Seninle artık görünmez bağlarla bağlı olduğumuza inanmaya başladım. Bu dünya çok ilginç sürprizlerle dolu bizler için. Yani nasıl bulduk ki birbirimizi :)) İmkansız denilen tesadüflerden...
      Eğitimin notlarını da çok merak ediyorum. İnstagramda görünce bile heyecanlandım.
      Bol bol yaz bana :)
      En kocaman sevgilerimle <3

      Sil
  8. Dobra dobra bir yazı olmuş bitirince vay be dedim. :) çok güzel yazİyi yalnız bi madde daha eklemek istiyorum izninle.
    Her konuda kendini haklı çıkaran insanlar. Tartışmaktan laf anlatmaktan göbeğin çatlar en sonunda tamam sen haklısın dedirten tipler işte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın tabii onu unutmuşum. Şu an etrafımda çok konuşan tipler olduğu için kendini haklı çıkaran biri çıkamadı. Fırsat kalmamış olabilir ;) Ne dersin?

      Sil
  9. Sinem harika anlatmışsın.. Yaş bazı şeyleri fark etmemiz için gerçekten önemli bir etken.. Hayat gerçekten zaman üstüne zaman, sıkıntı üstüne sıkıntı eklendiğinde yoruyor.. Az insan öz insan fikrine ben de katılıyorum.. Kalabalıkta bile sınırlarını belirleyebilir insan.. ama biliyor musun, nerede
    okuduğumu hatırlamıyorum şöyle bir şey vardı; 'Az ve öz insanla kendine bir çevre ve hayat oluşturanlardansa çok fazla arkadaşı olup hepsiyle belirli seviyelerde ilişki kuranlar hayatta daha başarılı..' diyordu.. Bana pek uymuyor
    ama araştırmalar öyle söylüyormuş.. Sana ve hepimize yaşamda her tür insanla kolaylıklar diliyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Bu araştırmaların sonucu bana da hiç uymuyor maalesef. Güzel dileklerin için de teşekkürler. Hepimize bol sabır ve kolaylıklar ;)

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.