Mick Dodge - Doğada Yaşayan Adam

Ne hayaller kuruyoruz ne hayaller... Şehirden, onun getirdiklerinden ve bizden götürdüklerinden bıktık. Şöyle Ege'de bir sahil kasabasına yerleşip orada kafayı dinlemek istiyoruz.  ( Hepimizi almasını beklediğimiz o sahil kasabası biz gidince ne hale gelecek kim bilir? ) İstiyoruz ama henüz yapabilmiş değiliz hiçbirimiz. O halde yapabilen biriyle tanıştırayım sizi Mick Dodge.

Mick Dodge, babası vefat ettikten sonra onun küllerini savurmak için geldiği ormanlara aşık olmuş ve tüm ailesini arkasında bırakıp ormanda yaşamaya başlamış cesur insanlardan. Hoh Yağmur ormanlarında yaşamaya başlayınca ayakkabı kullanmanın saçmalığının da farkına varan Mick yalın ayak gezmeye başlamış. Böylece kendisi ile doğa arasında hiçbir engel kalmadığını doğa ile bütünleştiğini hissettiğini söyleyen Mick'e Barefoot Sensei adı da böyle verilmiş.

Yaklaşık 25 yıl önce şehirdeki yaşamını bırakıp Hoh Yağmur Ormanlarında yaşamaya başlayan Mick onu ziyarete gelenlerin ayakkabılarını alıp saklıyor böylece onlara özgürleşmenin tadına varmaları için bir şans verdiğini söylüyor. Dişlerini kozalaklarla temizleyen, dağda yaşayan insanlarla arkadaşlık kuran Mick'in bu yaşamı birkaç sene evvel National Geographic tarafından kaydedildi.

Kendisine özenenlere "30 gün boyunca sadece ayaklarınızı takip etmeniz yeterli. Bedeninizin kadim bilgileri size yol gösterecek!" mesajını gönderen Mick'i şehirdeki sıkıcı hayatımdan sevgilerimi gönderiyorum.

Mick Dodge'ın dikkat etmemiz gereken diğer mesajları ise şöyle;

"Ayaklarınızın farkına varın ve basit açık hava yürüyüşleri yapın. Modunuz sizi daha da tetiklesin. Üzgünken, mutluyken, her modunuz için sadece yürüyün. 
Bilgisayara ayırdığınız zamanı azaltın. Dışarıya çıkın. Dans edin, zıplayın, hoplayın. Bedeninizin hareketlerinin nasıl hissettireceğini görün. Etrafınızda başkaları varsa tepkilerinin nasıl olduğuna bakın. 
Doğal gün ışığının ritmini kullanarak ne kadar enerji tasarrufu yapabileceğinize bakın. 
Kendisinden eğitim alabileceğiniz bir hayvan bulun. Bunu yaşadığınız çevreden bulabilirsiniz. Bir kedi ya da bir köpek olabilir. Onu izleyin, dinleyin, takip edin ve hareketlerini, alışkanlıklarını taklit edin. 
Yaşadığınız yere özgü yiyecekleri tüketin. Böylece bedeninizi yaşadığınız yerin iklimine adapte edin. 
Mahallenizin küçük esnaflarını destekleyin. 
Ay ışığını seyredin."

Doğa her an bizi çağırıyor o halde ona kulaklarımızı tıkamayalım. Onun sayesinde var olduğumuza göre onu daha çok var etmeliyiz. Sevgiyle :)

Not: Kendisinin internet sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

8 yorum:

  1. Ayakkabıyı çıkarma fikri bile karnımın guruldamasına yetti :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) hiç alışkın değiliz değil mi? Ama aslında doğal olan o. Şehirleşme tüm doğallığımızı yok etti.

      Sil
  2. belgeselini izlemiştim cesaretine hayran kaldım. biz şehri kullanmıyoruzki şehir bizi kullanıyor köle olarak. bende gitmek istiyorum küçük bit kasabaya ama ailem sevdiklerim elimi ayağımı bağlıyor işte😔

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Şehir bizi kullanıyor" sözüne bayıldım. Çok haklısın. Kimse bizi bağlamamalı aslında, ihtiyacımız olan ne ise onu yapmalıyız. Bizi sevenler de bunun farkında olup bize saygı duymalılar.

      Sil
  3. Metropol insanı olarak doğada ne kadar bu şekilde yaşayabilirim diye düşündüm.Ben yapamazdım sanırım :) Bunu yapanı da tebrik ediyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle, nasıl değişime uğradık değil mi? Aslında zaten öyle yaşıyorduk doğal olan oydu ama artık birçok şeyden vazgeçemeyiz :(

      Sil
  4. Almanyada da var öyle biri. Biz bu kadar olmasa da dogaya yakin yasamak ve çocuklarimizi dogal bir yerde büyütmek için esimle 11 yil önce radikal bir karar verip yasadigimiz yere yerlestik. Inan hiç pisman olmadik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar doğru bir karar vermişsiniz ve ne kadar şanslısınız. Keşke hepimiz yapabilsek. Sizin adınıza bir de sevindim :)

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.