Death Note - Anime


     Her animecinin ilk izlediği animelerden olan ve anime izlemeye başlamak istiyorum diyenlere de hep ilk önerilen anime serisi Death Note’tur. Anlatmaya animeyi izleyince daha iyi anlayacağınız bir kelime ile başlamak istiyorum; Şinanay :)

     Lise öğrencisi olan Light Yagami adalete çok önem veren biridir. Bir gün tüm sayfaları boş olan ve ilk sayfasında kuralların yazılı olduğu bir defter bulur. Aslında bu defter canı sıkılmış olan bir ölüm meleğine aittir. Ryuk isimli Shinigami (ölüm meleği) ölecek insanları yazdığı iki defterinden birini ölüm meleklerinin yaşadığı yerden dünyaya atar ve olacakları bekler.

     Light defteri ilk bulduğunda ilk sayfalarda yer alan kuralları okusa da gerçekliğine çok inanmaz.  Deftere yazdığı  isimlerin bir bir öldüğünü gördükçe durumu kavramaya başlar. Ve Ligt‘ın tabiri caizse zıvanadan çıktığı an bu olur. İlk başta iyi karakter gibi gelen Light, önce bizlerin de kötü olarak nitelendireceğimiz suçluları, katilleri hedef alırken zamanla olayı kişiselleştirir.

     Tabi ölenler suçlular olsa da hepsinin aynı şekilde ölmesi bu ölümler ardında birinin olduğunu düşündürtür. Bu sayede Interpol işe karışır. Kim olduğunu bilemedikleri katile –Yani Light’a- Kira lakabını takarlar. (Kira Japonca’da katil demek. Tek  kelime de olsa öğrenelim:D) Kendine has hatta biraz da acayip bir tip olan dedektif L bu katilin araştırılması konusunda başı çekmektedir. Bu noktadan sonra olaylar L ve Kira’nın zekalarının çarpışmasına dönüşür.


     Suçluyu mu yoksa polisi mi tutacağınız konusunda bazı çelişkilere düşeceğiniz bir anime olan Death Note aslında kedi-fare oyunu şeklinde ilerliyor. Sonuçta kimin üstün geldiğini görmek için de izlemek bizlere düşüyor tabii ki.


     Her karakterin kendine has özellikleri var. Mesela L düzgün otururken rahat edemiyor,her yerde çömelme formatında ve tatlı demek L demek. Kira ise bence sadece defter sayesinde değil içinden gelerek kötü bir karakter. Kendini üstün görmenin içerisinde kaybolmuş durumda. İkisi de çok zekiler kesinlikle.

     Es geçemeyeceğim bir diğer karakter de Ryuk. Shinigami Ryuk için de vazgeçilmez tek yiyecek elma. Sürekli kırmızı elmasıyla görüyoruz Ryuk'u. Shinigami leri görmek için ölüm defterinin bir parçasına dokunmak yeterli. Deftere dokunmamış olanlar göremiyor yani shinigamileri. Ryuk da aslında mantıken kötü bir karakter. Ama hiç öyle hissedemiyorum ben, favorim her zaman Ryuk.

     Zaman geçtikçe Misa, bir başka shingami olan Rem, N ve başka başka karakter de dahil oldu animeye. Misa sayılı kadın karakterlerden biri. O da bir defter sahibi oluyor. Benim fikrim; yaşamaması gereken bir karakterdi Misa. Bu kadar salak bir insan olamaz. Özellikle L’den sonra N dönemi bence vasattı. N Near’ın kısaltması. O da bir dedektif.  L ve Kira çarpışması olayı güzelleştiriyordu, N ile aynı tat yoktu. Şinanay olayını burada açıklamayacağım,sürpriz olsun sizlere. Manga uyarlaması bir anime olsa da ikisinin hikayesinde farklılık var. Bir çok filmi de yapıldı animenin. Ancak hep vasat olduğunu duyduğum için hiçbirini izlemeye gönlüm elvermedi.

     Death Note kesinlikle çok kaliteli bir yapım. Giriş cümlesinde yazdığım gibi genelde insanlar anime izlemeye onunla başlatılır ki büyülenip anime izlemeye devam etsinler :) Benim de ilk animem denebilir. Çünkü hepimizin Şeker Kız Candy, Ay Savaşçısı, Heidi yada Kaptan Tsubasa hatta efsanelerden Pokemon gibi ucundan kıyısından anime izlemişliğimiz var çocukken. Bilinçli olarak ‘şuan anime izliyorum’ diyerek izlediğim ilk animeydi yani Death Note. Farklı bir hikaye, hafif polisiye, zeka kıvılcımları,arada gülücük, keyifli zaman gibi istekleriniz olursa Death Note biçilmiş kaftan bence. Şimdiden iyi seyirler :)

4 yorum:

  1. Death Note'u çok sonralar (yani yaklaşık iki yıl evvel) seyretmiştim. Bekletmemin nedeni genelde favori yahut favori demeyim de, dillerden düşmeyen yapımların çoğunu 'abartı' olarak görmemdi. Tek bu sebeple yalnızca Death Note değil, bilindik pek çok seriyi de daha sonraları seyretmiştim. Konu kesinlikle harikaydı, karakterler de en az kurgusu kadar ben de derin bir izlenim bırakmıştı. Doğrusu bekletmeme değmişti benim açımdan, zira aşırı seçici bir insan olduğumdan kendime uygun yapım bulmakta zorlanırım. Ya çizim tarzı içime sinmez, fazla moe veya feminen özellikleri abartılı karakterler olur, yahutta bir süre sonra konu zıvanadan çıkar. Death Note ise çizim ve kurgusal en az Monster kadar beğendim bir yapımdı. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin keyif alınarak izlenilecek serilerden kısaca. ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum hepsine. Yazıyı yazdıktan sonra ablamla da tekrar izlemek lazım Death Note'u diye konuşmuştum :) Ama monster'ı izlemedim. Ki konuya baktım şimdi, hem senin yorumun hem konu sayesinde izlemeye karar verdim. Tabi 74 bölüm olması bi duraklatmadı değil :D

      Sil
  2. Bende death note'u izler izlemez bayılmıştım. Zekasına kurgusuna hayran kaldığım bir yapımdı :)

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.