Freud'un Kız Kardeşi - Goce Smilevski

İtiraf etmeliyim ki bu kitabı tabii ki Freud hakkında daha detaylı bilgi alabilirim, onun nasıl büyüdüğünü öğrenebilirim gibi nedenlerle almıştım. Fakat kitabı okumaya başlamamla, Freud'dan nefret etmem bu kadar ritmik olabilir miydi hiç bilemedim doğrusu. Freud, bir ailenin tek erkek evladı olarak hep özel bir sevgiyle büyümüş, bunun ne demek olduğunu bilmeyeniniz yoktur sanırım. Anne, kızları bir yana oğlu bir yana yapmış hep.
Ve belki de annelerinin bu davranışlarından ötürü Freud günün birinde kız kardeşlerine sırtını dönüp çekip gitmiş. Hem de Yahudi Kampları'na götürüleceklerine adı kadar eminken. Hayat, deyip geçemiyor insan bunları okuyunca. Kitabı okuyup, kendi kardeşini düşünüyorsun ister istemez. "Ben böyle bir şeyi asla yapamazdım" diyorsun ve "Bu pis adam bunu onlara nasıl yapmış?
Kız kardeşlerine, hatta özellikle tek bir kız kardeşe diyelim, böylesine sırtını dönüp sonrasında da tüm dünyaya çeşitli açıklamalarda bulunmak nasıl bir karakter, nasıl bir beyin gerektirir?
Neyse, daha kitabı okumadan Freud'dan nefret ettirmeyeyim sizi. İyisi mi herkes kendi okusun, kendi karar versin. Belki de ben biraz acımasız davranıyorumdur. Ne de olsa hiç kimse kardeşlerinin banyoya diye sokulup, gaz odalarında öldürülmesini gerçekten istemez!...

10 yorum:

  1. Karekteri bozuk bir adam dünya ya nasıl açıklama yapar diye düşünmek yerine bu kadar karaktersiz bir adamı dünya neden dinleyip kabullendi diye düşünmek gerekiyor bence...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ama ben Freud'un böyle biri olduğunu bu kitabı okuyana dek bilmiyordum mesela. Bilmeyenlerin bu adam bilir diyerek dinlemeleri gayet normal bence. Haa belki o aile işi bu profesyonel meslek diyenler de olacaktır ama sen çalıştığın konuyla ilgili en yakınlarına yardım edemiyorsan kimseye etme görüşündeyim ben. Mum dibine ışık vermez durumu yaşanmış resmen Freud'un ailesinde.

      Sil
    2. İnsanların görüşlerini çok kolay benimsiyoruz, kim olduklarını ölçüp biçmeden.

      Sil
    3. Haklısın, öyle anlamsız bir huyumuz var.

      Sil
  2. Başka bir perspektiften bakınca bizde yanlış düşünüyor olabiliriz. Bu kitabı mutlak doğru kabul ediyoruz ve olaya kız kardeşi gibi bakıyoruz.

    Ama kitabı merak ettim. Görürsem alırım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı şeyi ben de düşündüm aslında ama kitabın başında zaten beni benden alan bir olay yaşanıyor. Freud'un bunu öz kardeşlerine yapması beni çılgına çevirdi. Okuduğunuzda benzer şeyleri düşüneceğinizi düşünüyorum.

      Sil
  3. Kitabı okumadım ama okuyacaklarım listesine ekledim. Bir de ters tarafından düşünürsek Freud kendi yanlışlarından yola çıkarak doğruyu bulma yönünde fikirler ortaya koyduysa. Sonuçta her olumsuz fikirde de bir olumlu sonuç çıkmaz mı? ( Bu fikir olumsuzdur demek bile olumlu bir söyleme dönüşüyor ya hani) Paylaşım için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O taraftan bakıldığında mantıklı gibi geliyor insana fakat kitabın başında Freud'un öz kardeşlerine sırtını döndüğü bir bölüm var ki okuduğunuzda sizi de etkileyeceğine eminim.

      Sil
  4. Freud'un öyle biri olduğunu bilmemekle ve kendisinin adını adeta bir akrabammışçasına ortaokuldan beri sürekli duymama rağmen aslında bakmamız gereken perspektif şu mu diye düşündüm.

    Freud'un ruh bilimine katkıları yadsınamaz. Teorilerini okuduğum kadarıyla -ve bu bilimle uğraşanlardan duyduğum kadarıyla- hala insanı ve davranışlarını anlamakta bir mihenk taşı gibi görüyoruz. Dolayısı ile onun aslında böyle davranabilecek biri olması bilime katkısını etkiler mi? Artık kendisine daha az saygı duymalı ve Freud dendiğinde ıykkk diye yüzümüzü mü ekşitmeliyiz :)

    Mesela, sana daha önce yazmıştım sanırım, Dostoyevski 8 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz ediyor ve bunu en büyük rakibi Turgenyev'e itiraf ediyor, "Seni ne kadar küçük gördüğümü anlaman için sana itiraf ettim." demesi de ayrı bir anlaşılmazlık. Adını hatırlamadığım bir başka yazar, -klasiklerden- yazabilmek için her akşam karısını pazarlıyor. Mesela ben bunu Ahmet Altan'ın bir kitabında okumuştum ve Ahmet Altan şöyle demişti. "Siz daha iyi yazabilmek için karınızı başka adamlara satar mıydınız? Tabi ki yapmazdınız, daha iyi yazabilmek umrunuzda bile olmazdı. Sizler daha ahlaklı olmanın peşindesiniz. Ama bu da neden hiçbir zaman onlar gibi yazamayacağınızı açıklıyor." Elbette yaptığı şu andan itibaren kanımı dondurmuş olsa da, yazarları, sanatçıları, bilim adamlarını, özellikle hayatını ruh bilimine adayanları anlamak beni ve ahlaki sınırlarımı aşabilir diye de düşünmüyor değilim :) Tabi ki hepsi kırık ya da sapkın olacak diye bir kaide yok ama Ahmet Altan'ın o yazıları ve Nietzche'nin hayatı ve kitapları beni bu noktaya gtirdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakış açın çok doğru aslında ama olayları Freud'un kız kardeşinin ağzından dinlediğinde inan bana hiç öyle düşünemiyorsun. Bir de okuduktan sonra konuşalım ;)

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.