Big Eyes - Büyük Gözler

Big Eyes, Tim Burton'dan benim için ilham verici bir filmdi. Film sayesinde Margaret Keane ile tanıştım ve muhteşem tablolarını inceleme fırsatım oldu. Gerçek bir hikaye üzerinden kurgulanmış Big Eyes'ta, muhteşem, kocaman gözlü kızların tablolarının sahibi, Margaret Keane'nin hayatının belki de en ilginç kısmına şahitlik ediyoruz. Margaret, 1958 yılında, kadınlar için her şeyin pek de kolay olmadığı bir dönemde, bir de kızı olmasına rağmen, kocasını terk eder ve Kuzey Kaliforniya'dan ayrılıp San Francisco'ya yerleşir.

Aldığı kurslar sayesinde ortaya çıkan resim çizebilme yeteneği sayesinde kendisine bir de iş bulur ve kızı Janie ile birlikte yaşamaya başlarlar, taa ki konuşmasıyla herkesi etkileyip, kendini pazarlama konusunda 1 numara olan Walter Keane'le tanışana kadar. Konuşmaları, romantik ve sanattan anlayan erkek pozlarıyla Margaret'in kalbine girmeyi başaran Walter, sürekli Paris'te katıldığı resim kurslarından ve oradaki yaşamından bahseder. Tabii bir de Paris'teyken çizdiği Paris sokaklarına ait tabloları vardır.
Bir kadına nasıl davranılması gerektiğini çok iyi bilen Walter çok geçmeden Margaret'la evlenir ve her ikisinin tablolarını pazarlamaya girişir. Başlarda büyük bir heyecan ve pozitif fikirlerle başlayan serüven maalesef bu şekilde ilerlemez çünkü Walter'ınkiler yerine Margaret'in tabloları tercih edilmektedir.
Tüm ilgiyi üzerine çekmek isteyen, içten içe karısını kıskanan ve ondan daha başarılı olmasından korkan Walter sonunda büyük gözlü kızları kendisinin çizdiğini söyler. O andan itibaren her şey ama her şey rayından çıkar. Margaret tamamen yalan bir dünyanın içerisine hapsolur. Kızıyla bile doğru düzgün ilgilenemez hale gelir.
Walter, Margaret'ı eğer kendisi olmazsa tablolarının asla satılamayacağına inandırır başta. Böylece Margaret da tabloların Walter'a ait olduğunu söylemeye başlar. Fakat evde kendisini atölyesine kapatıp, eve kimseleri almadan, sürekli tabloları çizmeye devam eder. Yıllarını atölyesinde, hiç kimseyle arkadaş olamadan geçirir. Bu sırada Walter tabloları öyle iyi pazarlar ve öyle iyi bir tanıtım yapar ki zengin olurlar.
Söylediği yalanlardan iyice bıkmış olan ve Walter tarafından da ağır sözlere maruz kalan Margaret yıllar önce yaptığı gibi bu kez de Walter'ı terk eder. Kızıyla birlikte bu kez Hawai'ye yerleşirler. Yıllarını özgüvensiz bir şekilde geçiren Margaret bir işaretle artık yalan söylememesi gerektiği anlar ve büyük bir cesaretle bir radyo kanalında gerçekleri açıklar.
Filmin sonunu az çok tahmin etmişsinizdir sanıyorum fakat bu filmi sonu için değil de muhteşem görselliği için izleyin isterim. Canlı renkleri, dönem kıyafetleri, mobilyaları yanı sıra tabii ki güzelliğini anlatmaya sıfat bulamayacağım tabloları için izleyin. Amy Adams'ın oyunculuğunu zirvelere çıkardığı Big Eyes - Büyük Gözler kesinlikle izlemelisiniz.
Film esnasında değil de sonrasında fark ettiğim bir detayı da sizlerle paylaşmak isterim. Gerçek Margaret Keane, kendi hayatını anlatan Big Eyes filminde Amy Adams'la aynı karede görünüyor birkaç kez. Bu da Tim Burton'ın bizler için bir sürprizi olsa gerek. Aynı zamanda hem Amy Adams hem de Margaret Keane için de çok özel anlar olduğunu düşünüyorum. O kareleri tabii ki söylemeyeceğim. Onu bulmak da size kalsın ;) Keyifli seyirler dilerim.

6 yorum:

  1. Tim Burton hayranıyımdır ve bu filmi merak ediyorum ben de. Buarada Amy Adams'ın biyografik filmlere çok yakıştığını düşünüyorum Julie and Julia'daki performansını çok sevmiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen katılıyorum :) Bende filmi izlerken aynı şeyi düşündüm.

      Sil
  2. bende geçenlerde izledim bu filmi
    hatta bloğumda da izlenmesi için öneride bulundumm
    güzeldi, günlük hayatta maruz kalıp farkına varmadığımız psikolojik baskıları hatırlattı bana zaman zaman

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, içimizden birçok şey bulabileceğimiz bir filmdi. Ben de çok severek izledim:)

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.